[ 27 Aralık 2022 by portakal 0 Comments ]

Karatabakçılık ve Parşömen

Karatabakçılık ve Parşömen

Uygarlık alanında hemen her konunun başlangıcı olan Önasya ülkeleri, Mısır ve Mezopotamya ile birlikte adı ön sırada vurgulanan Anadolu coğrafyası; deri işleme (deriyi terbiye etme, debagat, tabaklık, sepicilik, göncülük, pöstekicilik) ve deriden ürün yapma konusunda ilkçağlara değin uzanan bir geçmişe sahiptir. Karatabakçılık, Anadolu’nun en eski zanaatlarından olup, günümüzde her hangi bir yerleşim yerine gittiğimizde bir “Tabakhane Deresi”, “Tabakhane Mahallesi”, “Tabakhane Köprüsü”, camisi, mescidi, hamamı, çarşısı, sokağı, yatırı, dedesi ad olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sepicilik, tabaklık, debbağlık, göncülük, pöstekicilik adlarıyla da adlandırılan; herhangi bir biçimde hayvandan elde edilmiş ham derinin işlenmesine dayalı bu zanaat, binlerce yıllık geçmişe sahip olmasından dolayı en eski zanaatlardandır. Hayvanlar, herhangi bir amaç için öldürüldüklerinde; derileri, giyim kuşam eşyaları başta olmak üzere, pek çok ürünün yapımında kullanılmıştır. Hayvanın yüzülen derisi (ham deri) canlı organik bir yapıya sahiptir. O nedenle süratle bozulmakta, kuruduğunda sertleşmekte, biçim verilememekte ayrıca çürümektedir. Deriyi yüzdükten sonra yapılan birtakım işlemler, derinin istenen amaçlar doğrultusunda kullanımının ön koşuludur.

Parşömen sözcüğü “iyi cins kâğıt” anlamında dilimizde bugün de kullanılmakla birliktr Fransızcadan alınmış bir sözcüktür. Eski Çağda benimsenen “pergament” sözcüğü ise, hayvan derisinin işlenmesi ile yapılan yazı malzemesi olup, adını yapım yeri Pergamon’dan (Bergama) almaktadır.

Yapılan araştırmalardan, iklimi kuru olan Mısır’da, bu topraklarda bol çıkan bitkisel kökenli papirüsün yanı sıra parşömenin de yazı malzemesi olarak, özellikle resmi krallık arşiv belgeleri veya tapınak ritüelleri için kullanıldığı, doğal olarak papirüsün vatanı olan Mısır’da, parşömen’in ikinci derecede bir önemi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca koyun, keçi, dana ve ceylan derilerinin yazı yazmak için kullanıldığı görülmüştür. Eski çağlardan ünümüze kadar insanlar yüzerek elde ettikleri deriyi günlük işlerinde, giyim kuşamdan başlayarak pek çok alanda kullanmayı bilmekteydiler. O nedenle yazı malzemesi olarak kullanmış olmaları da şaşırtıcı değildir. Bilimsel çalışmalar Önasya ülkelerinde, Anadolu ve Mısır da dâhil olmak üzere; derinin, yazı taşıyıcısı malzeme olarak kullanıldığını bize göstermektedir. Parşömenin adını aldığı Bergama’da öne çıkan özelliği; bu kentte mükemmelleştirilmiş ve rulo haline getirilmiş olmasıdır. Mükemmelleştirilmesinden kasıt şudur: Diğer coğrafyalarda pergamentten oluşan çok yapraklı defterler yapılırken tüylü ve etli bölümlerin karşılıklı gelmesine dikkat edilirdi. Parşömenin etli tarafı pürüzsüz ve beyaz, tüylü tarafı ise pürüzlü, açık sarı renkli olduğundan, kodeks (kitap) yapılırken bu şekilde karşılıklı konulmakla, birbirine bakan sayfalar da aynı renk olurdu. Başlangıçta tek renk üzerine yazılırken, Bergamalılar bunu geliştirdiler ve yazı, parşömenin her iki yüzüne de yazılmaya başlandı. Romalılar, Bergama’dan ithal ettikleri bu yazı malzemesine pergament adını taktılar.

Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın, “Bergama kâğıdının icadı Gutemberg’in basımevini icadı kadar, belki de daha önemlidir. Zaten papirüs ile basım evi icat edilmezdi. Parşömen sadece bir kâğıt değildir. Asına bakarsanız kitabın, cildin, yaprakla sayfanın icadıdır bu” biçimindeki önemli bir değerlendirmesi mevcuttur.

Ayrıca Parşömen, arkeolojik ve tarihsel bilgilerin edinildiği en değerli ve yaygın bir kaynak olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun kayıtlarını dahi günümüze kadar aktaran parşömen üzerine yazılmış belgelerdir. M.S. 3. ve 4. yy.’lardan itibaren parşömen kullanımı yaygınlaşmış, buna bağlı olarak da o devirdeki kitap şekli değişmiştir. Parşömenin diğer nitelikleri ile birlikte özellikle her iki tarafına yazılabilmesi kitap formunun oluşumunda bir devrime yol açmış, rulolardan bugünkü kitap şekline geçilmiştir. Parşömenin yol açtığı yeni kitap formu sözlük ve ansiklopedileri mümkün kılmıştır. İmparator Büyük Konstantin, İznik Konsülünde kabul edilen dört İncil’den 25’er nüsha parşömene yazdırılmasını emretmiştir. M.S. 5. yy. başında Ermiş Eusobios’un önderliğinde Hristiyan metinleri papirüsten parşömene aktarılmıştır. Buradaki amaç metinleri “sonsuza kadar” saklamaktır. Deri ve daha sonra parşömenin, özellikle Yahudiler tarafından gizli metinlerin yazımında kullanıldığı da bilinmektedir. Yine dünyanın en eski kitapları içerisinde en pahalısı olarak bilinen ve M.S. 4. yy.’da 400 çift sayfadan oluşan parşömen üzerine yazılmış İncil’in bir kopyası günümüzde Mısır’da Sinai Dağı’nda bulunan Aziz Catherine Manastır’ında yer almaktadır. Müslümanlığın ortaya çıktığı zamanlarda ise yazı malzemesi olarak neredeyse sadece parşömen bulunmaktaydı. Dolayısıyla ilk Kur’an-ı Kerimler de parşömene yazılmıştır. Günümüzde parşömene yazılmış Kur’an-Kerim örneklerini farklı müzelerde görmek mümkündür. Bunların en güzel örneklerinden olan ve Hz. Osman’a ait olduğu düşünülen Kur’an-ı Kerim, bugün Topkapı Sarayı’nda sergilenmekte ve özgünlüğü ile izleyenleri hayrete düşürmektedir.

Kâğıt, aşağı yukarı 9. yy.’dan itibaren Orta Doğu’da, 12. yy.’da ise Avrupa’da parşömenin yerini almaya başlamıştır. Fakat kâğıt, parşömene kıyasla çok daha dayanıksız bir madde olduğu için önemli belgelerin parşömen üzerine yazılmasına devam edilmiştir. Parşömen; papirüs ve kâğıtla kıyaslandığında deriden yapıldığı için pahalı bir üründür. Papirüsten parşömene geçişte olduğu gibi, parşömenden de kâğıda geçiş yavaş olmuştur. 15. yy.’da Gutenberg matbaayı bulmuş ve ilk olarak 140 adet İncil basmıştır. Bunlardan 35 adeti parşömendir. Bir Gutenberg İncili için yaklaşık 300 adet oğlak derisi harcanmıştır. Yani Gutenberg toplamda 35 İncil için 10.000 den fazla oğlak derisi kullanmıştır.

15. yy.’lı izleyen dönemlerde parşömen daha ziyade kitap ciltlerinde ve tuvallerde kullanılmıştır. Barok resimde ve özellikle portrelerde deri tonlarının doğallığından dolayı parşömen kullanımı beğeni kazanmıştır. Bu özelliğinden ötürü Jugendstil sanatçıları eserlerinde parşömenden faydalanmışlardır. Parşömen üzerine Albrecht Durer’in resimleri, Rembrandt’ın resim ve özellikle baskıları bugün de hayranlıkla izlenmektedir. Magna Carta’nın (Libertatun-Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) orijinali 13. yy.’da ve yine Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin aslı parşömen üzerine yazılmıştır. Dolayısı ile parşömen önemli metinlerin kâğıdı olmaya devam etmiştir. İngiliz parlamentosu bugün hala önemli kararlarını iki nüsha halinde parşömene yazmaktadır. Günümüzde ise parşömen daha çok sanatçıların, iç mimarların, tasarımcıların, hattatların, restoratörlerin, ressamların vb. kullandıkları özel ürünler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Parşömen üzerine Antik Dönem yazarlarından Plinius, Antik Dönem’in ünlü kütüphanesi Pergamon Kütüphanesi’nin oluşumunu şöyle aktarmaktadır: “Kral Ptolemaios ile Kral Eumenes arasında kitaplıklarından dolayı rekabet bulunduğu sırada, Ptolemaios papirüsün Bergama’ya olan ihracatını durdurdu. Böylece Pergamon’ da pergament icad edildi. Burada icad edildi sözcüğü, derinin iki yüzünün olabildiğince inceltilerek saydam, dayanıklı, şeffaf hale getirilmesiyle ilgilidir. Çünkü deri, yazı malzemesi olarak başka coğrafyalarda da kullanılan bir üründür. Pergamon Kütüphanesi için gerekli yazı malzemesi olan ve yörede; işlenmesi bitmiş, yazı yazmaya elverişli hale gelmiş pergamene, somation, derma adlarıyla adlandırılan derinin, Pergamon Kralı II. Eumenes (M.Ö.197-160/59) zamanında iyice işlenerek inceltildiğini, iki yüzünün de yazılır hale getirildiğini, bu gelişimin sonucuna ilişkin olarak, Anadolu kültür hayatında büyük bir öneme sahip olan pergamentin kullanıldığı yer olmuştur. Pergamon’ da pergament yapımının gelişmesini hızlandıran olay; İskenderiye Kütüphanesi ile Pergamon Kütüphanesi arasındaki rekabetin ileri boyutlara ulaşmış olmasıdır. Bu rekabet sonucu Mısır’dan Pergamon’a ihraç edilen doğal bitkiye dayalı papirüse ambargo konulmuştur. Bunun üzerine Pergamon Kralları, hayvan derilerinden yararlanılarak yazı malzemesi sağlanması amacıyla pergament üretimine önem vermişlerdir. Aleksandria (İskenderiye) Kralı Ptolemaios VI. Philometor (M.Ö. 181/80-145) ile Pergamon (Bergama) Kralı II. Eumenes (M.Ö. 197-160/59) ve kardeşi II. Attalos (M.Ö. 160-59-139/38) arasında baş gösteren bu kütüphane rekabetinde pergament gelişim göstermiştir.

Parşömenin Bergama’da ortaya çıkmasını sadece antik krallıkların kütüphane ve sanat üzerinden yaptıkları yarışlara dayandırmak eksik bir analizdir. Binlerce yıldır zaten yazı malzemesi olarak kullanılan derinin, ustalıkla parşömene dönüşmesini sağlayan, Bergama ve çevresindeki doğal yaşamın zenginliğidir. Tepeler ve temiz suları ve bu doğal zenginliklerden beslenen keçi sürülerinin çokluğu ve karatabaklıkta ustalaşmış insan gücünün varlığı birlikte düşünülmelidir.

Karatabaklık tanımını kısaca yapacak olursak, hayvan postlarının deri haline getirilmesi ve sonrasında meşin, ayakkabı derisi, parşömen ve davulluk deri gibi farklı amaçlarla kullanılacak şekilde işlenmesinin antik çağlardan günümüze değin devam eden yöntemidir. İşlenen deriler koyun, sığır, keçi veya deve derisi olabilmektedir. Deriler fazla et ve yağları kol gücü ile farklı aletler kullanılarak alındıktan sonra kirece yatırılarak kıllarından arındırılmakta, sonrasında ahşap çiviler ile yine ahşap üzerine gerilerek ve kurutulmaktadır. Kurutulduktan sonra ise kullanım amacına göre farklı kalınlıklarda, değişik malzemelerle zımparalanabilir. Deri işlenirken hiçbir şekilde elektrik yani motor gücünden yararlanılmamaktadır. Derinin tüylerinden ve yağlarından arındırılması işlemlerinde antik dönemlerde ve Osmanlı’da tabakçıların kullandığı köpek dışkısı veya köpek dışkısı bulamadıkları için güvercin dışkısı kullanan Kahramanmaraşlı debbağların yöntemlerini Bergamalı Karatabak İsmail Araç kullanmamakta ve sadece kireç, zırnık ve palamut gibi maddelerden kimyasal çözücü madde olarak yararlanmaktadır. Deri tüylerinden ve yağlarından arındırılırken “kavaleta bıçağı” ve “flota bıçağı” gibi özel aletler kullanılmaktadır.

İsmail Araç, 2015 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği 13. Tarihe Saygı ve Yerel Koruma Yarışması’nda “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak değerlendirilerek Jüri Özel Ödülü aldı, 2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Deri Tabaklama icra dalı ile Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı ilan edildi,  11 Ocak 2022’de Karatabak Dericilik Ustalığı alanında “Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri” ödülünü Cumhurbaşkanımızın elinden almıştır.

Bergama’da çalışmalarını sürdüren İsmail Araç, Anadolu’nun son karatabağı konumunda iken, Temmuz 2017’de kadın çıraklarından Demet Sağlam’a “Peştamal Kuşanma Töreni” eşliğinde Ustalık vermiş, Nesrin Ermiş’i ise Ahilik geleneği çerçevesinde Çırak olarak kabul etmiş, 2020 yılında ise Ustalık peştamalını bağlamıştır. 17 Kasım 2022’de Tarihi Üç Kemer Köprüsü yanı başında, Antik Selinos Kanalı’nın yamacında bulunan Tabakhane Binası’nda, Bergama’nın Somut Olmayan Kültürel Mirası Parşömen’in gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla düzenlenen “Peştamal Kuşanma Töreni”nde İsmail Usta’nın Kalfası olan Meltem Demirel’e Ustalık peştamali bağlanırken, İsmail Usta’nın Çırağı olan Sinan Demirel’de Kalfa olmuştur.

Parşömene ait bugüne kadar yapılmış birçok çalışma ve faaliyet görmek mümkündür. Ait olduğu topraklarda geleneksel usullerde tekrar üretilip gün yüzüne çıkartılması ve bir değer haline gelmesi çalışmaları, 2006 yılında Bergama Kültür ve Sanat Vakfı (BERKSAV) tarafından başlatılmıştır. Dönemin Vakıf Başkanı Macit Gönlügür Bergama’nın ve ülkemizin son karatabağı İsmail Araç’ı parşömen üretimine teşvik ederek unutulmaya yüz tutmuş bu unsurun gelecek nesillere taşınmasına destek vermiştir. 2013 Mayıs’ında düzenlenen II. Uluslararası Bergama Sempozyumu’nun ana konularından biri Parşömen olarak seçilmiştir. Lütfü Dağtaş “Anadolu’nun Son Karatabağı: İsmail Araç” belgeselini 2012 yılında çekmiştir. 2014 yılında Tayfun Belet’in İsmail Araç ve kadın Çırağı Demet Sağlam’ı konu edindiği “Çırak” Belgeseli Uluslararası TRT Belgesel Ödüllerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülünü almıştır.

Yaklaşık 2200 yıl sonra anavatanı olan Bergama’da tekrar hayat bulan parşömen kağıdının yeni serüveni, bizlere hala ilk zamanlardaki parşömen ustalarının heyecanı yaşatmaktadır. Bu anlamda Parşömeni Bergama’nın ve ülkemizin evrensel bir değeri olarak değerlendirip sahip çıkmayı ve bu değeri gelecek nesillere aktarmayı önemli bir misyon olarak benimsemekteyiz. Antik çağlardaki imalat sürecini günümüzde yine aynı tekniklerle çağdaşlarımıza ve gelecek kuşaklara aktarmaktan sonsuz mutluluk duyuyoruz. Parşömen artık unutulmuş bir yazı malzemesi değil, sanatla iç içe geçmiş günümüzde de hala varlığını sürdürebilen Bergama Kağıdı’dır. Doğduğu topraklarda yeniden ve sonsuza dek daimi olacaktır.

 

Kaynaklar

Afşar, A., Zengin, G., Adıgüzel Zengin, A.C., Kılıçarslan, Ç, Yılmaz, O., Yılmaz, B. (2011). Parşömen Üretimi Önemi ve Kullanımı. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildiriler Kitabı I.Cilt, Bergama Belediyesi Yayınları, s. 313-323, 7-9 Nisan 2011, İzmir.

Afşar, A., Zengin, G., Kılıçarslan, Ç., Adıgüzel Zengin, A. C. (2013). Parşömen Üretiminde Kalitenin Artırılması Üzerine Bir Araştırma. II. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Bergama Belediyesi Yayınları, s. 229-239, 9-10 Mayıs 2013, İzmir.

Bergama Belediyesi (2017). Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzajı Alan Yönetim Planı 2017-2021, İzmir.

Dağtaş, L. (2017). Adını Bergama’dan Alan Pergament ve Anadolu’nun Son Karatabağı Bergamalı İsmail Araç. Bergama Belediyesi Yayınları, Bassaray Matbaası, İzmir.  

Dağtaş, L. (2013). Anadolu’da Tabakçılık Karatabak Zanaatı ve Parşömen. II. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Bergama Belediyesi Yayınları, s. 293-302, 9-10 Mayıs 2013, İzmir.

Gönlügür, M. (2007). Son Parşömen. Bergama Kültür ve Sanat Vakfı (BERKSAV) Yayınları, Arkadaş Matbaası, İzmir. 

Sağlam, D. (2011). Parşömen. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildiriler Kitabı I.Cilt, Bergama Belediyesi Yayınları, s. 324-332, 7-9 Nisan 2011, İzmir.

Sağlam, D. (2013). Parşömenin Tarihçesi ve Geleneksel Yapım Tekniği. II. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Bergama Belediyesi Yayınları, s. 244-254, 9-10 Mayıs 2013, İzmir.

Yıldız, N. (2013). Antikçağda Bergama’nın Kültür Aktarımındaki Rolü ve Kitabın Oluşmasında Parşömenin Önemi. II. Uluslararası Bergama Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Bergama Belediyesi Yayınları, s. 314-333, 9-10 Mayıs 2013, İzmir.

Galeri

Bir yanıt yazın